25 Haziran, 2015

Bir doğumgünü hikayesi

Sevgili Oğlum,
Ben bu yazıyı yazarken sen 3 yaşını bitirmiş olacaksın. Dünya hayatında 3 koca yılı doldurmuş, bir kere ölümün eşiğinden dönülmüş 3 koca yıl. Neler hissettin, neler hissettirdin anlatamam yetmez de sayfalar dilim de dönmez. Günün birinde bir canparen olursa ancak belki anlarsın. O da baba olacağın için belki anlarsın. Burada senin doğum hikayene de yer vermek istiyorum. Doğumdan sonra 5.gün apar topar evime koşup iki emzirme arası yazdığım hikayeyi.. Olanca haliyle düzeltmesiz tüm samimiyetiyle.. seninle ne badireler atlattık :) daha da neler atlatacağmıız önümüzde hayırlı uzun ömürler olması dileği ve duasıyla..
kızlar inanılmaz normal bi doğum yaptım.. tamamiyle kendi olağan sürecine bıraktı benim harika dr um.. tamam biraz uzun sürdü ama içim çok çok rahat.. düşünün lavman bile yapılmadı yani.. şimdi gelelim hikayemize..
13 haziran akşamı bebiş görmeye gittik gece 1 de eve geldik. günlerdir 1 de yatıp 5 te kalkıyordum zaten-ki siz bunu sakın yapmayın birazdan anlatacağım yan etkisini- yine öyle oldu. zaten iki gündür feci belim ağrıyordu. 5 ten sonra yine yatamadım ve bi baktım 10dk da bir belime ve kasıklarıma ince ince sızı giriyor. adet ağrısının 10 da biri bile değil. saat 9 a kdr takip ettim evet düzenli,belden giriyor dolayısıyla doğum sancısı olabilir. hemen son hazırlıklar için giyinip kuaföre gittim. tüm elden geçtik oğlumla:KK1::KK1: normalde dr um bebeğin çok yukarıda olduğunu söyleyip cumaya çağırmıştı. neyse kuaförden çıktım eve geldim. hala ort 10 dk da bir bel ağrısı şeklinde yokluyo.. bi de wc ye gittim yıkarken elime gelen şeyin nişan olduğunu anladım. annemle eşime müjdeyi verdim 2 haftaya kadar bebiş geliyo diye.. annem inanılmaz panik yaptı ve dr a gitmem gerektiğini söyledi. dr umu aradım kayınvalidesi hastaneye kaldırılmış onun yanındaymış. hastanedeki diğer dr a gözükmem gerektiğini söylediler. neyse girdik.. kadına lekelenmemi söyledim alttan muayene istemiyorum dedim duruma bakarız dedi.. önce karından baktı hiçbirşey söylemedi,sonra pat diye elini alttan soktu:KK47::KK47: o an suyum gelmiş. bana suyun gelmiş senin haberin yok servise yatışını yaptır açılma yok suni sancıyla başlıyoruz dedi:KK53::KK53::KK53: sandalyeden bi kalktım her taraf su içinde, o an patlatmış.. muayenehaneden çıktım başladım eşime ağlamaya "ben sezaryen istemiyorum,böyle hayal etmemiştim" diye.. çok sakin davrandı ve henüz sezaryenlik bi durumun olmadığını söyleyip beni sakinleştirdi. olası bi enfeksiyonu önlemek için servise antibiyotik iğne olmaya çıktık,bana anestezi kağıdı imzalatmaya kalkıştılar :KK53::KK53: hemen olay çıkarttım,aşağıdaki dr u aradılar o da dr umu.dr um kendisi gelene kdr hiçbi işlem yapılmamasını tembihlemiş sağolsun. saat 14'te yatış oldu. hemen hurma aldırdım eşime oksitosin etkisi yapsın diye. yarım kg ya yakın hurmayı saat 16ya kdr bitirdim. o sırada eşim eşyaları almaya eve gitti. hemen tlfnu elime aldım,herkese msj attım dua edin normal olsun diye.. saat 16 da sancı 5 dk da bir e inmişti. 6 gb dr um geldi kontrol etti ve açılma çok az :KK50::KK50: beklicez dedi. sancı çok sık geldiğinden epidural istediğimi söyledim. anestezi uzmanı prensip gereği normal doğumlarda epidral yapmıyormuş,bunu doğumda öğrendim. dr um moral verdi ve gitti. bu arada 1 cm açılma olmuştu henüz.. suyumun asıl kısmı da henüz patlamamıştı. sancıyı odada çekiyordum dışarı çıkmama merdiven inip çıkmama izin yoktu. odada volta atıyordum sancı geldiğinde de 1 dk kdr sancıyı çekiyordum. arada nst ye bağlandım ilk nst de 80 e varan hissetmediğim sancılar çıkarken,sonraları 60 lara varmayan sancılar için 100 e vurdu galiba diye ortalığı yıktım:KK1::KK1: meğer bana zor gelmesinin sebebi günlerdir vücutta biriken yorgunlukmuş. bütün gün yürüyor,evi temizliyor,akşamları misafirliğe gidiyor,geceleri de uykum kaçıyo uyuyamıyordum. acısı fena çıktı anlayacağınız.. sonra saat oldu gece 11.. dr um geldi baktı açılma 4 cm. şok haber.. bebek zaten yukarıda onu biliyorum yalnız açılma ortadan başlayacağına sağdan başlamış. bebek zorlasa da ortada açılma olmazsa sezaryen dedi isterse 10 cm açılsın.. :18::18::18: sonrasını zar zor hatırlıyorum hem hurmadaki oksitosin etkisinden hem de sürekli uyumaya çalışmaktan saat mevhumunu kaybettim.. 5 dk da bir sancı insanı uyutmuyo bi türlü.. en son 4 gb bi daha kontrol oldu 6 cm di.. iyice umudumu kaybetmiştim. eşim müthiş destek oldu,ebeler de moral verdi sağolsun. sonrası yarım saatte 1 cm açılma ve 10 cm e vardığında saat 5 gbydi.. ıkınma hissi başlayınca çağır dediler bu sefer de ıkınma yok. ıkınma olmazsa yine sezaryen dediler. anladım ki normal doğum olma ihtimali çok daha zormuş.. tüm riskleri geride bırakmak gerekiyormuş.. neyse ıkınma hissi geldi biraz ıkındırdılar o sırada da kontrol ettiler. bu arada çatı muayenesi sancı sırasında beni daha da rahatlatıyordu. neyse artık doğumhaneye gideceğiz ama benim tansiyon her zaman olduğu gb yine düştü. birşey yiyemediğimden dizlerim titremeye başladı. ayakta duramıyordum. olduğum yere çöktüm,bayılacak gb oldum az kaldı diye kaldırdılar hemen sandalyeye oradan doğumhaneye.. asansörde eşim birşeyler sordu anlamadım bile. sonradan anlattıklarına göre başım düşmüş,baygın bi haldeymişim. beni öyle görünce canım eşim ben doğumhaneye girer girmez çökmüş olduğu yere ağlamaya başlamış:KK16::KK16::KK16: doğumhaneye girdik saat 5.30. bi güç kuvvet geldi o an bana. 20 dk içinde 5-10 ıkınmayla doğum oldu. bizim minik,kesiden biraz daha fazla yırtarak gelmiş. ilk çıktığında sesi çıkmadı yan odaya götürdüler,ödüm patladı. sağlıklı mı diye bağırırken ağlama sesi geldi. meğer çıkarken yaramazlık yapıp su yutmuş azıcık.. :KK1: sonra da 20 dk dikiş bekledik. yırtık ve kesiye rağmen toplamda 6 dikişim var. kendimi çabuk toparladım çok şükür.. hala ufak tefek sızılar devam ediyor ama en fazla bir haftaya geçermiş öyle diyolar.. kızlar doğumlarda korkulacak birşey yok. bunu tam 24 saat sancı çekmiş biri olarak söylüyorum. 13 saat boyunca da 5 dk da birdi üstelik. bitince bitiyor bunu size söylediklerinde motive oluyorsunuz.. Allah herkese gönlündeki doğumu hayırlı,sağlıklı şekilde nasip etsin.. öpüyorum sizleri.. şimdi minik uyanmadan annemlere geçmem lazım. orada net yok kib.. :KK3::KK3:

Bizim Tİ Maceramız vol3.

Ha ha ha.. Gülüyorum ancak.. Hikayeye ne mi oldu? Gerçekten hikaye oldu. Çünkü birsürü sorunla karşılaştım. İlki o ay eşimin il dışında olması nedeniyle annemin refakatçi olarak gelmesiydi. O gelince aman bu kadarcık şey söyler mi falan dedi. Boyuna taşıyacak mısın böyle dedi vs vs dedi dedi caydırdı. O gitsin devam ederim dedim ara verdim. Peşinden işe başladım takip edemedim. Oğlan da işaretleri değiştirdi. Hala ki 1.5 ay oluyor yeni şaretini keşfedemedim. Üstüne üstlük gaitanın da zamanı yok 2 güne 3 güne bir yapıyor ne zaman eserse yani. Tutturursam ne ala. En iyi olduğumuz dönem bile ayda hepi topu 10 kere falan yapmıştı.
İş denince bakıcı girdi tabii meseleye. Bakıcıdan habersiz yapıyordum o işi. Şimdi herşey ona kalınca olmadı tabii.. Yapardı ablam benim ama işaretleri kaybetmiştim bir kere.
Yeniden işaret okumak için ne zaman altını açsam eşim kızmaya başladı. niye altı açık üşütürse diye!! Ortalığa yaparsa ne olurmuş diye. Ne dersem diyeyim ikna edemedim. Bir de buna %80 bambu bezlerimizin karadeniz baharında 3 günde kurması/kurumaması eklenince velhaasıl bizim hikaye bu ay yalan oldu.. Çok üzüldüm. Gece iletişimini bırakmadım daha henüz. Kazalı oluyor biraz ama emzirdikten bir saat sonra genelde bağırınca altını açıyorum yapıyor. gece zifiri karanlık odada yattığımız için sıkıntı oluyor bir de oğlan bebek olduğu için bilenler bilir :)
Şimdi hedef şu. Yaz ayı gelecek ki henüz gelmedi buralar daha ilkbahar. Serin ve bol yağışlı yani. O zamana kadar çabuk kuruyan mikrofiber bezlerden temin edilecek. Üstüne %100 bambu yahut %100 pamuk ara bezleri koyunca sıkıntı olmayacağını düşünüyorum.  Kışın kaloriferde kurutmak kolaydı yazları kurutma makinesinden çıkan da nemleniyor burada havalancağı yerde. Bu ayın iletişimini de sadece gece olarak tamamladık. Gelen 3. dişimizin ve yoğun şekilde başlayan iş tempomuzun bunda tesiri büyük. Bayram tatilinden sonra iş yok güç yok aç altını gezsin kerata baba eve gelmeden :)
Sizin de hikayeleriniz varsa siz de yazın, yahut da başka çözüm önerileriniz? Beklemedeyim...

Nasıl bir okulsuz eğitim?

Son zamanlarda tabiri caizse kafayı okulsuz eğitime taktım. Çeşitli şekilleri var; hiç okula göndermeyen, hiç ders yapmayan, hiçbir yol yöntem benimsemeyen, sadece okula göndermeyip hocalarla çocuğun denkliğini hatta üstünlüğünü yakayan/yakalatan vs vs.  Kendime en uygun olanı içselleştireceğim ben de. Elbette bunun için bol okuma yapmam gerek. Şu an sadece kendi tecrübelerime dayanarak konuşabilirim. Yalnız her şey gibi okulun da iyi kullanıldığında iyi sonuç vereceğine inanıyorum.
 http://olrcandamenie.blogspot.com.tr adresinde güzel yazılar var. Birçok anne takdir ediyor ama ben edemiyorum. Bana göre okul öyle kötü bir yer değil, olmadı. Hiç bırakmak istemedim mesela. Aksine kendi isteğimle okulda yatılı kaldım bir sene. 5 yazıyı da okuduktan sonraki notlarım bunlar aklımda kalanlar yani. Evet, ben de çalışkanlar sırasındaydım lakin canım öğretmenim Ayşe Akdoğan asla tembelleri aşağılamaz. Hatta iki çalışkan bir tembel olacak şekilde oturturdu ki derste rahat durup dinlemek zorunda kalsınlar. Çoğuna okuma-yazmayı ben öğretmişimdir. Belki öğretmenlik sevgim buradan gelir. Yetmezmiş gibi bir de eve gelirken yolda inşaatlardan kireç artıklarını alır, mahallede 5 yaş üstü kim varsa eve çağırır, odamdaki gömme dolap üstünde günün dersini talim ederdim :)
Velhasılı kelam, gel zaman git zaman ilkoluk bitti, ortaokula gittim. İmam-hatip tercih ettik ailecek ve orada da inanılmaz fedakar öğretmenler tanıdım 28 şubat döneminde. Sonra babamın isteğiyle fen lisesiyle devam ettim bana kalsa öğretmen lisesini kazanmışken oraya devam ederdim. Sonrası üniversite sınavında öğretmenlik tercihi babanın ideallerini gerçekleştiremeyişi falan filan. Ben lisans hayatım boyunca da çok mutluydum. Ders çalışmadan dersi derste dinleyip geçen öğrencilerden olmamın ve bir şekilde farklı bakış açılarımla-derste değil kağıtta- hocaların dikkatini çekmemin bana faydası olduğuna eminim. Sonra yüksek lisans başladı malum 8 yıldır devam eden.. Orada da farklı görüş ve önerilerle takdir topladım. Hatta o kadar ki tez konumu daha yazmadan hocam yeni maden bulup bütün öğrencilerine onu dağıttı ve alanda ilk yazı bana ait olmasına rağmen bir senede 10 kadar akademik yayın yapıldı :) bana atıfta bulunmadan elbette :(
Bunları niye anlattım? Amacım şu. Ben bu hale nasıl geldim onu sorguluyorum günlerdir haftalardır kafamada? Bu kadar zararlı bir olgudan ben nasıl hasarsız/nispeten az hasarlı atlattım? Şu son günlerde cevabı bulduğumu düşünüyorum.
Küçüklüğümden yani 10 yaşımdan beri namaz bıraktığımı hatırlamıyorum kasti olarak. Evet, gayet dindar ve soylu bir aileden geliyorum. Ve en önemlisi 10 yaşından beri namaz sonrası kerahatlerde babam uyutmaz beni, zaten bir müddet sonra kendim uyumaz oldum eğer gece sabahlamadıysam. Gece uykum 4.5-6 saati geçmez. Erken yatar erken kalkarım kısaca. Yazları sabahlara kadar kitap okurum günde bir-iki kitap eritirim. Çocuklardan dolayı sekte halleri hariç tabii.. Bir kitabı okuyacaksam önce görüş alır, görüş bulamazsam da bana faydasının ne olacağına bakar okurum. Pragmatist miyim bu konuda? Kesinlikle Evet!!
Ortaokulda antenimiz yoktu trt dışında tv çekmezdi. İngilizce-Fransızca-Görgü Kuralları gibi trt 4 derslerini izlerdim akşamları. Okul çıkışı arkadaşlarla eve yürürdüm hiçbir zaman okul servisim olmadı. Babam da arabayla yol üstü olmasına rağmen hiç bırakmadı. Köpeklerim oldu kapıda beslediğim tam 9 tane. Çok eğlenceli arkadaşlıklar yakaladım o okullar sayesinde. Benim buna ihtiyacım vardı çünkü benim hiç kardeşim yoktu. üstelik tayin durumlarından dolayı hiç akrabamız; bahçeli evimiz ve sabit komşularımız yoktu. Eve bilgisayar hiçbir zaman girmedi ben öğretmen olup alıncaya kadar. Bunlar beni kötülüklerden korudu diye tahmin ediyorum.
Lisede de yatılı kaldım. Yine tv yoktu. Üniversitede hem tv hem internet yoktu. Öğretmenlikte eve tv yi ayak direyip ben aldırmadım senelerce. Evlilikte eş durumundan dolayı aldık ama çok şükür şimdi atıl hale geldi diyebilirim 4 sene çekti ama.  
Mesela eşimle karşılaştırıldığımızda o en ufak sorunla baş edemez, sıkıntıya düşer bense sürekli yol ararım çözüm odaklı takılırım. Fıtrat tabii etkili bu işte ama tv'den uzak, zamanın güzel değerlendirildiği bir hayat yaşamak okulun zararlarını telafi edebiliyor yahut da şöyle desem daha doğru olur. Beni tektipleştirmekten korudu şimdiye değin. Babamın her akşam çay saatinde ufuk açan kitap okumaları, ders talimleri de muhakkak bunda etkili.
Ben çocuğum için ne hayal ediyorum?
Öncelikle fakülteden gelme değerli eğitim bilimleri bilgilerini kullanarak yoluma devam edeceğim. Montessori, Reggio emilia, Waldorf gibi alternatif yöntemlerin bize uyan yararlı yanlarını alacağım. Okul a göndermek konusunda mümkün mertebe geciktireceğim. Kreşe de çevremde alternatif oluşturabilirsem göndermeyeceğim. Çünkü kafanın yozlaştırılmasından ziyade kötü sosyal alışkanlıklardan korkuyorum. İtme, vurma, küfür, el hareketleri gibi. Sokaklarda binlerce çocuk böyle, bunları yapıyor. Üzülüyorum elimden birşey gelmiyor. Yediklerine dikkat ederek hem bağışıklık hem de zihni, bedeni altyapısını temiz tutmaya çalışacağım. Tv, telefon, internet gibi uyaranlarla temasını mümkün mertebe kısıtlayacağım.
Amaaan canım sen de! dediğinizi duyar gibiyim. Lakin bu akşamki iftar davet sahibesi oğlumun eskiye nazaran ne kadar akıllı uslu olduğundan dem vurdu. Doğrudur, Allah nazardan saklasın. Çünkü kaç aydır ev ekmeği yiyor, deterjan kokusu almıyor, tv son iki aydır izlemiyor, cep telefonu eline verilmiyor, üstelik montessori kaynaklı materyallerle gün geçiriyor. Çocuk belki de 3 ünü bitirdiği için dönemsel olan birşey bu sakinleme. Olabilir. Sakıncası yok benim için. Lakin bu okulsuz eğitim modelinde eğer çocuk evde tv,internt vb. uyaranlara maruz kalacaksa hiç gereği yok gitsin azıcık sosyalleşsin derim. Benim kendime göre anlayışım böyle. Okulsuz da olsa bir şekilde müfredat izlenmesi gerektiği kanaatindeyim üstelik. Bu kanıya da eski medreseleri düşüne düşüne vardım. Eskiden hocalar fıtrattan anlar ilgili kişilere gönderirlermiş. Bizler de çocuğun ilgi alanını tespit edip onlara yönelik kurlar aldırabiliriz diye düşünüyorum. Efendimiz(sallallahu aleyhi vesellem) de böyle yapmamış mı? Ebu Hureyre(radıyallahu anha) hadis ilmiyle meşgulken Zeyd Bin Sabit(radıyallahu anha) vahiy katibi olmuş. Yalnız burada okul mantığıyla(!) zorunlu dersler de olmalı. Okçuluk, at biniciliği, yüzme, Arapça, İngilizce,direksiyon bunlar zorunlu olmalı. Çünkü günümüzde bunlarla ancak birşeyler yapılabilir.
Bilmiyorum oğlum aldığım bu radikal kararlar için ileride bana ne diyecek ama vicdanen 4 yaşından önce yanımdan ayrılmasını doğru bulmuyorum. Bu da son nokta olsun..

Kreş ve 3 yaş sorunsalı-2

Geçen yazıda ne durumda olduğumu anlatmıştım. Bir nevi durum analiziydi. Bu yazı ise çözüm sürecimizi ve Allah'ın izniyle gerçekleştireceğimiz planları içeriyor olacak.
Öncelikle burada linkini vereceğim tüm yazarlara ve yazılara yapılan yorumlara teşekkürü bir borç bilirim. Karar verme sürecimi hızlandırdınız.
http://hocanne.blogspot.com.tr/2012/11/okul-oncesi-manevi-egitim.html
http://hocanne.blogspot.com.tr/2013/09/ev-okulu-meselesi.html
http://annecafe.blogspot.com.tr/2012/11/kresten-ayrlmak.html   en acıklısı bu yazı :(
http://ozguranne.blogspot.com.tr/2013/04/veli-gozuyle-montessori-1-anaokulu.html

ve niceleri... aklıma geldikçe yine ekleyeceğim. Çünkü bebelerimin ağlaması ve Ramazan gelişi hasebiyle artık gece-gündüz hiçbir zaman ilgilenemedim siteyle. bazı linkler unutuldu tabii arada. Şimdiii gelelim yaptıklarıma...
Öncelikli olarak bir bilişimci olarak ilk çareyi netten aradım. Şu an bulunduğumuz anadolu şehrinde bir oyun grubu kurmak istiyorum konulu yazılı ilanlarımı bildiğim tüm sitelere yazdım :) sonuç: büyüğe 2, küçüğe 5 yakın aydaş bulunması ve şimdilik sadece online ama en kısa zamanda yüzyüze olacak bir gruba dahil edilmem oldu. Bu durumdan memnunum çünkü bilmediğim yerleri ne nereden alınır, ne oynanır türü şeyleri birbirimizle paylaşıyoruz. Ah bi de çalışmayan anneler olaydık da buluşaydık herşey daha iyiydi.
İkinci olarak dayanamayıp işe başladım. Bunda sevgili müdür yardımcımızın üstün gayretleri ve mesainin 3.5 saatle sınırlı olması bayağı etkili oldu. İlk etapta Eylül de çalışıp çalışmayacağıma karar verilecekti ki en son dün itibariyle verdim : Çalışmayacağım. Bunun nedenini de başka zaman anlatayım şu an odak noktam kreş meselesi.  Kafam rahatladı daha sakin ve mutlu bir anne oldum bunu da söylemeden geçmeyeyim.
Üçüncü olarak facebook adı verilen platformlarda yurtiçi ve yurtdışı okulsuz eğitim sitelerini/gruplarını/sayfalarını incelemeye başladım ve birçoğuna üye oldum. Resmen ufuk açtı diyebilirim. Özellikle yurtdışı menşeili olanlar.. Çünkü onlarda dini eğitim bizdeki gibi ayıp değil. Yahut da şöyle diyeyim; anne değil hoca öğretmeli mantığıyla yaklaşmıyorlar. Geçen gün birisi Faruk Beşer'in yaz Kuran kurslarıyla ilgili bir paylaşımını gördüm, bulduğumda paylaşayım burada da. Gerçek muallimin anne olduğu manası veriliyordu.
Dördüncü olarak yaptığımız şey plan idi ve bu bizim hayat koşullarımıza göre bizden bağımsız oluşturulan ancak bizim ayak uydurmamız gereken kısmıydı. Eşime Ramazan bayramından Cumhuriyet Bayramına kadar 3 aylık il dışı görev verildi. Normalde bizi çalışmak için başından savan beyefendi bu sefer eşyalı ev tutalım çocukları denize de götürürsün deyince bende bayraklar yere indi. Deniz, kum, güneş.. Çocuklara en faydalı şeyler. Nasip olur da uygun bir kiralık ev bulursak 3 ay başka ilde ikame edeceğiz. Yine bu durum kreş sorunsalını bizim için bitirdi. Şöyle ki...
Özel kreşler gelse de gelmese de bizden 10 aylık ücret talep ettiklerinden gidilmeyen 2 ayın ödenmesi gerekecekti. Para noktasında sıkıntı çekmeyelim çalışayım desem eşimden ayrılıp gelip 2 ay evde gece-gündüz tek başıma iki çocukla ilgilenmem gerekecekti. Bu durumda bize en çok uyan yöntem devlet anaokuluna önkayıt oldu. Gelmediğimiz kısmı ödemiyoruz üstelik diğer kreşler gibi devam zorunluluğu da yok. Yani istersem göndereceğim. Niyetim  oyun grubu, arkadaş çevresi bulamazsam okula göndermek. Çünkü gerçekten sıkılıyor yavrucağım evde.
Belirginleşmeye başlayan asıl fikrim ise çevre edinmek, edindirmek oğluma. Büyük illerde bu ne kadar kolaymış yeni yeni bir site kurulmuş http://www.benimleoynarmisinanne.com diye. Grup kurulabiliyor ama küçük illerde biraz zor işler, site yeterince tanıtılmazsa. Bu da insanlara bir kolaylık olsun diye yazayım istedim.
Kul sıkışmadıkça Hızır yetişmezmiş. Yan apartmanımızda çok iyi tanışma hikayemiz olmasa da bizimkinden 1 ay küçük ama maşallah 1 yaş daha akıllı bir oğlumuz var. Geçen gün markette de teyzenin biriyle selamlaştık o da meğer bizim apartman görevlisinin hanımıymış iki torunu da bizimkilere yakınmış. o an gelini de geldi ve tanıştık tevafuk hemen eve davet edecek kadar sıcakkanlı insanlar.. Bu yazıyı okuyanlar beni kınamasın, apartman görevlisi dediğim resmi memur sadece çöp alır kapıdan. O yüzden ne evini bilirim ne hanımını. Komşularım da sağolsun yandaki canım teyzem hariç hiç kimse gelmez evime. 2 sene oldu taşınalı. Aşure bile dağıttım, Yasine gittim. Kimseyi de tanımıyorum ki hadi gelin diyeyim. Velhasıl yan bloktan iki adayımız var oyun için. Bir de buna bir üst mahallede oturan eşimin iş arkadaşı ve hanımının oğlu eklendi. Bizimkinden 1 yaş küçük ama geçimleri her geçen gün düzeliyor. Onlarla da sık sık biraraya gelme planı yapıyoruz şimdilerde. Daha niyet etmişken 3 çocuk hemen yakınımda bitiverdiler. Hele bir de netteki gruptan  toparlanma olursa ohh ne ala.. Bizi -oğlumu ve beni- hiçbir zaman yalnız bırakmayan, arkadaşsız koymayan Allahıma sonsuz hamdolsun.. Vesselam...