22 Ağustos, 2015

Alvababy

Ne zamandır böyle bir yazı yazayım istiyordum. Hep diyorum ya ben zor yoldan öğrendim, hayat bari okuyanlara, arayanlara kolaylık olsun.. Bebek bezinin zararlarını şuradan okudum, değiştirmek istedim. Biraz araştırdım baktım bir arkadaş 3 marka vermiş; Charlie Banana, Fuzzybunz, Bambino Mio. Hemen yine araştırmaya başladım. Ne olduklarını, nasıl birşeye benzediklerini çözene kadar haftalar geçti inanın. O yüzden bol resimli bir yazı bekliyor sizi bilginiz olsun.
Öncelikle kavramları kafamızda bir oturtalım. Yıkanabilir bebek bezi dendiğinde ne anlaşılır, nasıl parçaları vardır? Hani eskiden muşambadan 4 kanatlı bir alt olurdu, içine analarımız amerikan yahut patiskadan yapılma üç-dört kat kumaş sararlardı. Onu öyle bağlarlardı. Hıh, işte o dıştaki muşambanın adı artık cover :) Cover, yahut da (dış) bez dediğimiz kısım bu oluyor. Çeşitli şekilleri de var bunların kumaşları da. Çok araştırdım okudum. En güzeli kendir yahut yünden yapılma olanları ama Türkiye'de yok. Yünden olanı becerikli hanımlar örebilirler. İşte modeli:
 Satın almak isteyenlere burası olabilir. 25$'dan başladığını yahut o civar seyrettiğini belirtmek gerek. Neyse efendim benimki en makul şekilde her ortamda kullanacağım, bütçemi zorlamayacak seçimler olmalıydı öyle de yaptım. Aradaki patiskaya gelince onun da günümüzdeki karşılığı arabez yahut insert. 
Yurtdışından araştırma yapmak isteyenler baby diaper, cover, insert kavramlarına iyi aşina olsunlar diyeyim :)
Önce denemek amaçlı bir Charlie Banana(yazının kalan kısmında CB olarak geçecek) aldım. 60 tl'ye mal oldu bana. Neye benzediğini görmek istedim, sızdırır mı sızdırmaz mı vs. Arkadaşlar buradan söyleyeyim benim gibi 4-5 taksitte almanıza gerek yok. Bu yazıdan sonra gidin, ne aradığınızı bulun, alın siz de rahat edin bebeğiniz de rahat etsin.. Çıtçıtlı olması cırt cırttan daha avantajlı geldi çünkü 2 yaşındaki oğlum bile çıtçıt mantığını ancak sökmüştü ama cırt cırtı 6 aylıktan beri açıyordu. Gelen paketten bir cover, iki arabez çıktı. 


CB resmi

Gayet güzeldi etiketi okuyana kadar. Şu an silindiği için okuyamıyorum ama gelen ürünün doğal vs denmesine rağmen %80-90 gibi oranlarda cover(dış kap) polyester olması, arabezlerin komple mikrofiber olması canımı çok sıktı. Vazgeçmedim, araştırdım bütçeme uygun doğallığı nasıl yakalarım diye. Şu yazı  bayağı yol gösterdi sağolsun. Ebay, Amazon derken kendi sitesinden almak daha mantıklı geldi. İşte orada öğrendim Alvababy denen markayı. Yurtdışında anneler birleşip 100lü paketleri alıp maliyeti çok daha düşürüyorlar. Benim etrafımda ikna edebileceğim o delilikte insan yoktu yahut korktum :)
Siteye girdim Allahım ne modeller var ne alacağım bilmiyorum. Bir arabez biliyorum resimlere bakıyorum acaba arabez de içinde geliyor mu diyorum, geleni de var gelmeyeni de derkeeeeen günlerce de sipariş için orada kaldım. Önce site ve ekip hakkındaki düşüncelerimi paylaşayım. bir fırsat olsa da yazsam diyordum. Türkiye'de bile daha böyle iyi iletişim kuran firma görmedim. Toplam dört kez sanırım sipariş geçtim. İlkinde kargo sıkınıtısı yaşadık şurada anlattığım gibi. Bu vesileyle 49$ üstü alışveriş yapmanızı tavsiye edeceğim. Çünkü kargo takip linki geliyor size mail ile ve kaybolma/gecikme şansı yok en geç 12 günde geldi benim elime.İkincide insertleri unutmuşlar. Hemen mail attım anında dönüşle bizim hatamız oldu kusura bakmayın dediler. Gelen ikinci partiden de memnun olduğum için 3. partiyi de istedim farklı modeller de olsun diye. Araya kaynatırsınız o bezleri de dedim yaptılar. 4.de de swim diaper ve çabuk kuruduğu için mecburen polyester bezlerden sipariş verdim. Önce onu diyeyim de aradan çıksın. Swim diaper denen olguyu almak yerine bebeğiniz küçükse tüm vücudunu saran 50spf+ korumalı tam mayolardan almanızı tavsiye ederim. Ben siparişi verdikten bir hafta sonra siteye geldi. 2 yaşından büyük yahut tuvalet eğitimi almış çocuğunuza normal mayo almanızı tavsiye ederim. Büyük boyu almama rağmen çocuğun üzerinde pek bi eğreti durdu çünkü. Belki bizimki Afrikalılar gibi çok zayıf olduğundandır.
Evet gelelim bezler ve aralarındaki farklara.


En başından alalım en üstte gördüğünüz mavi bizim CB'mız. Kurtarıcımız oldu bütün kış. Kurumayan bambuların jokeriydi hep. Elde yıkayıp kuruttuğum çok oldu.Lakin içime sinerek kullandığımı söyleyemeyeceğim.
Olumlu özellikleri: kolay kuruması, sade güzelliği, lastiklerinin bacak boğumuna göre ayarlanabilmesi(hoş bizde hiçbir işe yaramadı), s ve m boyda iki insertle gelmesi.
Olumsuz özellikleri: yüksek oranda yapay kumaş içeriği, arabezin %100 mikrofiber oluşu .
Ortada gördüğünüz inek desenli olanın adı: AI2 4.0 Cloth Diaper With Double Gussets +1 Snap-in Insert. Yani iki parçalı, çift bariyerli 4.nesil kumaş bebek bezi. Sitede çok övmüşler firmanın en iyi ürünü demişler ondan almıştım. Bir de bambuları kurutamadığım için sürekli yağışlı ama güneş açmaz güzel memleketimde. İçeriği %100 polyester maalesef. Yani bebeğe değen her yeri yapay kumaş. Hem önden hem arkadan bez sokma-çıkartma cepleri var. Snap-in insert olayı ise bezi içten çıtçıtlıyorsunuz, kaymıyor. Çift bariyer çiş çıkışına engel teşkil ediyor. Bacakları sıkacak kadar da değil. Dış çıtçıtlar 3 er tane ile tutturuluyor yani çift sıra. Bezi açarken çok zoruma gidiyor bu kısım mesela. Hele de Tİ yaparken acele farkettiysem çocuğu hırpalamadan çıkmıyor. Onu yapmak yerine birer tane çıtçıtlıyorum. Bir de bebeğe değmemesi için polyesterin bambu kumaşı olduğu gibi altına seriyorum cebin içine sokmak yerine. Ben övüldüğü kadar memnun kalmadım. Fiyatı: 7.99$.
Olumlu özellikleri: çabuk kuruması, deseni.
Olumsuz özellikleri: %100 polyester, çift sıra çıtçıt, 

 Aynı sırada iç yüzlerinin resimlerini görüyorsunuz yukarıda da. Devam ediyorum. En altta gözüken ise: "Baby colorful reuseable pocket cloth diaper" denen bezlerden. Bazıları da bu pocket clothların tiryakisiydi tabiri caizse. Bari onu da deneyeyim dedim. Polyester alacaksanız bence bu diğerinden daha iyi. Bacağını sıkabilme ihtimali olan iki sıra lastik yok. Arkadan konuluyor bez sadece. Bambu bezler de benim bu mantıkta belki de alışkanlık. İki taraftan açılmasının bana bir faydası yok üstelik aralarında şimdilik 2.5$ fark var. Bence değmez ucuz olan da çok iyi iş görür.
 Olumlu özellikleri: çabuk kuruması, desen çeşidinin çok olması, tek lastik, makul fiyat.(5.59$)

Olumsuz özellikleri: %100 polyester, çift sıra çıtçıt.
Şimdi sıra geldi daha sağlıklı kumaş olan bambu bezlere..(insertler charcoal bamboo blended  en son değinilecektir.)
Bambunun özellkili bir kumaş olduğunu bilmeyen yoktur. Ben de bunu bilerek satın aldım. 2010lardan sonraki yıllar "rayon" tabir edilen benim kendimce iplik olarak tercüme ettiğim ama anlamını tam karşılamayan bir kavramın varsa etiketlerde yazılması zorunlu hale getirilmiş. Okuduğum yeri hatırlamıyorum ama orada rayonun zaten kendisinin antibakteriyel yapıda olduğu, bambu-mikrofiber hepsinde aynı özelliği koruduğu söyleniyordu. Ben aldıktan sonra okudum bu yazıyı. Bu durumda üzerinde rayon from bamboo yazan ile halis muhlis %80 bambu arasındaki net karara da varmış oldum.
Üstte mavi renkte görmüş olduğunuz rayon from bambu üretimi. Diğeri %85 bambu kalanı polyester, dış yüzü ise daha iyi bir plastik olan TPU. Bu TPU/PUL dış yüzeyde iyisi yok ikisi de plastik aslında hatta petrol türevi demek daha makul ama yapacak başka birşey yok. TPU daha kolay deforme olabiliyor yüksek sıcaklığa dayanmıyor en fazla 35C. Deforme olması doğada da daha kolay çözüneceği anlamına geliyor benim için ondan tercihim oldu.

Sağdakinden sitede tek model var maalesef. O da dışı minky denilen süetimsi tabakayla kaplı. Sitede şurada bulabilirsiniz. Fiyatı 6.70$. Benim en çok içime sinene bu bez oldu kullandıklarım arasında. Sanırım 6-7 tane kadar ile başı oçekiyor yıkanabilir bezlerin arasında. Çocuğun tenine değen yerin pamuğumsu kalın dokusu, dış yüzeyin kadifemsi dokunuşu, dıştan çıtçıtların tek sıra iki tane olması beğenmeme sebep. Tİ için giderken ya da alt değiştirirken alt üst iki ayrı bir de yanlarında 3 çıtçıt çok pratik gelmiyor bana. İki çıtçıttan birini yapıyorum zaten bunda da. amaç beze bağlamak değil, tuvalet iletişimi kurmak zaten. Bakmayın iyice saldığıma.. Aklım fikrim orada ama gün içinde devam ediyoruz. Lakin burası eşyalı bir ev ve başkalaırnın eşyalarına fark etmeden birşeyler bulaşır korkusuyla her daim bezsiz değil..
Neyse efendim gelelim özelliklerine:

 Olumlu özellikleri: kumaş birleşimi, çıtçıtlar, daha sık doku, dış yüzeyin plastiğinin kumaşla kaplı olması.

Olumsuz özellikleri:kışın Karadeniz'de üç günde kurumaz, kaloriferde 6 saatte kurur. Sık alt üst etmezseniz aşağıdaki fotolarda göreceğiniz gibi yanıklar oluşabilir :)
Sıra geldi mavi bambuya. İlk siparişim bu iki çeşit bezdi ve bir de alıştırma külodu şu kot gibi olandan. Pek bir afilli olacağını düşünmüştüm. Fındığın ufak kaçırmaları olabiliyordu 2.5 yaşındaydı.  Yalnız üst bel lastiği çok sıkı benden demesi. Kulanamadık kısaca. Short socks'tan da bahsedeyim. Ondan da aldım. Yalnız standart boy küçüğün bilekten yukarı çıkmadı neredeyse, büyüğe hiç denemedim. Çok sıkı tayt olarak giyilebilir belki ama bizimkiler dayanamaz öyle sıkıya, duruyor mecbur bir köşede. Mavi bambudan bahsediyorduk değil mi? İlk geldiklerinde eşim açık ara minky olanı tercih etmişti görüntü olarak, ben de tabii ki. Farkı şuradan siz de görebilirsiniz.

Hala elimde bir tane var maviden. Çünkü %80 rayon from bamboo ve gerisi polyester. Dışı da diğer bezler arasında en dandirik duranı. Mayo bebek bezi bile daha iyi duruyor yanında. %100 polyesterlerdense ilk önceliğim onu kullanmak oluyor tabii yine de. Kuruması da nerdeyse diğer bambularla aynı sürede çok az farkı var. Fiyat olarak da 6.99$. Yani gerçek bambu daha uygun şu an indirimde gözüktüğü için olabilir lakin geçen sene Mart'tan beri indirim devam ediyor. Sitede aynı bambuymuş gibi gözüküyor ama değil.
Şimdi de gelelim insertlere yani ara bezlere. Kullandığım üç çeşit ara bez var.

Yanda gördüğüz şekilde aynı boy ve ebattalar doğal olarak aynı standart bezlere sığmaları için. Sağdaki CB hediyesi. diğerini acemilik zamanımda restoranın birinde dalıp çöpe attım :)  Ortadaki sitede satılan %100 bambu bez. Sağdaki ise evdeeşimin bekarlık döneminden kalma rengi kaçmış banyo havlusunun arta kalanları. Havlunun yarısını diğer bezlere göre kestim makasla çift kat yapıp terziye götürüp overlok yaptırdım. Bende makine yok dikiş bilen, makinesi olan tanıdık da yoktu. Çareyi böyle buldum. Postada gelmeyen 8 bezin yerine yapmıştım geçici olarak. Ama en kolay kuruyan arabezlerim şimdi onlar o yüzden vazgeçilmezlerim oldular. Hem de %100 pamuk. Dokularına şuradan bakabilirisiniz.
Sitede 3 katlı bambu dışındaki alternatifleri ömermiyorum çünkü arada mikrofiber katman içerioyr mutlaka. 4-5 katlılar hep karma. Hatta bu yüzden AIO denen herşey içinde bezlerden de uzak durdum. İçine dikili olarak geliyor. Hem tamamını her daim yıkamak zorunda kalıyorsunuz hem de çıkaramayacağınız mikrofiber var içinde. Sadece bamboo  fitted diaper var aldığım tamamı 5 kat bambu dikişli bütün birşey. O da çabucak dışına veriyor, dışına ekstra bir cover koymak zorunda kalıyorsunuz.
Bir de bambu charcoal denen şu an yurtdışında popüler olan bir çeşit var. Onun için bambunun yakılarak daha dayanıklı hale gelmesi sağlanıyor ve bu yüzden grimsi renkte ama kat kat fazla emici oluyormuş. Şurada bahsedildiği üzere içindeki kömür tozları da cabası.
Velhasıl evde kullandığımız çeşitler bunlar. Kaç tane kullanıyoruz, nasıl kullanıyoruz, zor oluyor mu, nasıl temizliyor kurutuyoruz, liner denen olgu da neymiş gibi konular da haftaya kalsın bakalım..Bizim evde koca kişisi çocuk bakım ehliyetine sahip olmadığı için acil çıkış çağrısı var bana :)



baby colorful re-usable pocket cloth diapers with 1 insert - See more at: http://www.alvababy.com/index.php?main_page=product_info&cPath=144&products_id=2116#sthash.HIuQTFK7.dpuf

Alva Baby AI2 4.0 Cloth Diapers With Double Gussets+ 1 Snap-in Insert - See more at: http://www.alvababy.com/index.php?main_page=product_info&cPath=151&products_id=748#sthash.PDn1KLAX.dpuf
Alva Baby AI2 4.0 Cloth Diapers With Double Gussets+ 1 Snap-in Insert - See more at: http://www.alvababy.com/index.php?main_page=product_info&cPath=151&products_id=748#sthash.PDn1KLAX.dpuf
Alva Baby AI2 4.0 Cloth Diapers With Double Gussets+ 1 Snap-in Insert - See more at: http://www.alvababy.com/index.php?main_page=product_info&cPath=151&products_id=748#sthash.PDn1KLAX.dpuf


Hayaller ve Gerçekler...

Aaahh ah.. Ne hayallerim vardı. Neler ekleyecektim sayfama. Neler yapacaktım, nasıl ders çalışacaktım o gün o kara uğursuz gün.. Günün suçu yok aslında da suç atmaya alışmış milletiz. Herşey Allah'tan bunu kabul etmek gerekiyor bence önce. Sevgili okur, bu yazı iç dökmek amaçlı ele alınmıştır. Herhangi bir bilgi vaad etmez. Bilgi arıyorsan buradan sonra dönebilirsin çünkü bundan sonrası bir anne iç dökmesi..
Küçük oğlum, fıstığım, yeşil zeytinim Cumartesi akşamı ateşli havale geçirdi. Anlatmak istemiyorum yaşadıklarımı, tecrübenin ne berbat ama aynı zamanda ne de hayat kurtaran bir olgu olduğunu.. Bilgi içerikli anneleri uyanık, temkinli olmaya davet eden bir yazı elbette gelecek lakin şimdi erken. Benim için yani..
İki gün hastanede yattık 3 gece 2 gün.. Büyük oğlum, fındığım babayla evde kaldı, işe gitti. Bol bol hastane ziyareti yaptı. Yazık yavrumu arabanın bile gidemediği sağanağın altına atlet-don çıkarttık hastaneye geldiğimizde soğuktan titriyordu gecenin üçünde. Hastane sedyesinde hastabakıcıların sefkatiyle yeniden uyumaya çalışması, çok üşüyorum demesi hiç gözümün önünden gitmeyecek. Çocuk yok yere hasta oldu bizim yüzümüzden. Evde bırakılamaz ,şöfor lazım, birinin ilkyardımı devam ettirmesi lazım mecbur kalktı yola düştü yavrum gecenin darında. Buradan ben ne ders çıkarttım biliyor musunuz? Büyüklerle yaşamak gerektiği, geniş aile olmak yahut iyi komşular edinmek gerektiği.. Normal evimde olsa yan komşuma üst komşuma, apartman görevlisine gözüm kapalı bırakırım. Daha insanlığı ölmemiş, hal hatır soran, gidiş geliş yapan insanlar hepsi. Burada tek idik sorun o oldu.
Seneye dair herkesin ütopya dediğim hayallerim güçleniyor. Kendilerine neden bularak bir bitki gibi toprağa kendini sıkıca bağlayarak büyüyor. Bakalım beni gülüp geçerek karşılayan dünya mı, hayaller mi kazanacak?
Sahi hiç hayallerimden bahsetmedim değil mi?
Önümüzdeki sene tayin istenecek ve çıkacak. Ben isteğe bağlı ücretsiz izin hakkımı dilekçe ile isteyeceğim. Çok değil 10 ay. Sonrasında evimize geçeceğiz. Ama nasıl bir ev? "Mutlu Ev" şu an okuduğum kitabın adı, aynı onun gibi mutlu, sade, basit, yaşanılası bahçeli, şenlikli, ekolojik dengeyi bozmayan bir ev olmasını istiyorum. İçi Feng-Shuiye değil kıbleye göre düzenlensin, mimarı inşaat mühendisi, işçisi ben olayım, her taşında toprağında emeğim olsun istiyorum. Yavrularım yükselişine tanıklık etsin, sahiplensinler istiyorum. Hayvanlarımı koyacağım kümesler,ahırlar; bitkilerimi yetiştireceğim bayırlar olsun istiyorum. Çok değil. Niyetim satmak değil. Aslında elimde olsa Gaziantep'teki çocuklulara, hamilelere organik birşeyler yedirmek adına çok ekmek biçmek isterim. Belki günü birinde o da olur. Hayal değil mi bu ya? Hayalin de hayali olmaz mı :) Belik bir Ta-Tu-Ta çiftliği güneydoğu Anadolumuzdaki ilk çiftlik belki. Hayvanlarım hastalanınca kekik yesin, sineklerden lavanta ile korunalım. Gezinen tavuklarımı kesmeden önce belki böcek yemiştir iyice hazmetsin diye bir gece kapalı mekanda bekletip öyle keseyim. Yumurtaları bol gelirse arkadaşlara dağıtayım. Bulgurumu, tarhanamı damıma serip kendim kurutayım. Evimin sobasını yakayım. Böyle hayal mi olur? Sobayı sevmem yakmayı bile beceremem ama sabah bazlamaları, öğlen kumpirler, akşam yemekleri de kuzineli sobada pek datlu olur be...
Hatta az daha para biriksin bahçeye yahut eve yakın boş bir yere tüm köy çocuklarının oynayacağı bir çocuk parkı yapalım. Bizimkiler ve tüm diğerleri orada oynasınlar. Adam sabahları işe işçi dolmuşuyla gitsin arabasının egsozu çevreye zarar vermesin. Köyde acil bir durum, hasta olduğunda ben acemi şoförlüğümle nasıl olsa götürürüm hastayı yerine..
Okula bir gün başlarsam ya yeğenlerin yatılı kaldığı okul yahut yukarı köydeki yeni ortaokulda tanıdığım bildiğim çocuklarla olayım. Hatta ben de çocuklarım da mümkünse okula gitmeyelim. Ailece okulsuz olalım. Ne kaybderler ki? Okuma yazmayı geç mi öğrenirler? Hiç sanmam 6 yaşından itibaren tüm çocuklar ilgi duyuyor. Zaten geç öğrenecekleri vardı ise de bu okul sayesinde zorlanmamış olur daha güzel değil mi?
Benim kendi hayallerimde hep evde olan bir anne var. Ama ekonomik özgürlüğü de olan bir anne. Ne var sanki sabunumu kendim yapsam kül suyundan kazanlarımda, bulgurumu ektiğim ata tohumlardan yapıp kaynatsam, pulbiberi, nanesi, kekiği kurutsam, maraş ve un tarhanası yapsam daha da elimden ne gelirse.. İnsanlara faydalı olacak şeyleri başkaları 5 e veriyorsa ben 3 e versem. Yöre halkı Aydından organik domates almak ve ezilmeyenlerle iktifa etmek zorunda kalmasa.. Çok büyük değil hayallerim. Hem kendime hem insanlara faydalı olmak amacım; hepimizin amacı. Bugün okuduğum yerde emanetçi olduğumuz yazıyordu. Evet bu dünya emanet bu canlar emanet bize. Siyaset yapmayı konuşmayı sevmiyorum. Lakin vatanımda bize emanet canların gidişinde herkes gibi benim de yüreğim dağlanıyor. Birşeyleri değiştirmek lazım. Bu, dünyaya katkı sağlayarak da olabilir; siyasi söylem yaparak da; aktivist olarak da; iyi nesil yetiştirerek de.. Ve daha birçok şekliyle.. Ben benim dışımdaki nesne/canlılara en az zarar vermeye; bunu ailemde yerleştirmeye niyet ettim. Biliyorum ki bir kişi dünyayı değiştiremez ama onun sayesinde birsürü insan umut eder çalışır çabalar ise dünya değişir. Benim görmem mühim değil, yeter ki insanlık sağolsun...
Gece gece amma dolmuşum, yarın sabaha çok iş var. En önemlis de hayal kurmak.. Hayatım boyunca kurduğum bütün hayaller gerçek oldu Allahın izniyle. Bunun da gerçek olmaması için hiçbir sebep yok. Sadece bir 'Ol!' sözüne bakar. O zaman bana şimdi gülenlerle birlikte güleceğiz bu hale.Ve ben bu yazının tarihini evimizin temelini attığımız gün olarak kaydedeceğim :)
Sevgiler..

12 Ağustos, 2015

Tesettür Mayo 2015


görsel alıntıdır
Merhabalar, yine ve yeni bir yazıyla karşınızdayım. Karadeniz'in iklimi ve hava koşulları elverdiği sürece tatile devam ediyoruz. Sık sık yaşanan dalgalanmalar, suyun yükselmesi, güneşin tüm gün bir kerecik bile yüzünü göstermemesini geçtim şimdi de yağmurlara direnmeye çalışıyoruz. Giresun'da Ağustos'un 15i yaz 15 i kış geçer derlermiş :) Şimdiden girdik galiba kışa.. Neyse efenim araya taraya zorlukla bulduğum haşemacağızımdan bahsedeceğim bugün.
Ararken çok zorlandım, saatler kaybettim,tavsiye bulamadım. Benden sonrakilere bir hayrım olsun dedim. Öncelikle bana göre önemli şu bilgiyi sizlerle paylaşmak isterim.

Şimdi böyle bir girişin ardından nasıl yazacağım tavsiyemi?  Madem öyle şu yazıyla kafaları bir dağıtalım Ayşe Arman'a sevgiler gönderelim... Tamam şimdi oldu anlatayım. 
Bizim burada apartmanın kendine ait bir plajı var, yanda da içinde henüz kimsenin oturmadığı apartmanın plajı. Gündüz beylerin tamamı işe gidiyor. Sabah saatleri ve akşam dönüşte onlar giriyor.  O saatler eşimin deniz sefa saatleri. Ben ve çocuklarınki iki posta halinde olacaksa sabah 9-11 ve öğlen 12-15 arası birer saat olarak şekilleniyor. Sabah postasında Allahın hiçbir kulu ayakta olmazken öğlen postası misafrliğe gelen çocuklarla geçiyor. Bu yüzden vicdanen gayet müsterihim girdiğim yer ve zamanda. Bazen erkekleri görüp geri kaçtığım da oldu yalan değil, kim ne derse desin yarı çıplak bi adamla 3-5 m mesafede olamıyorum hele deniz gibi çok cazip bir ortamda. Fıtrat meselesi bu.. 
Neyse efendim, yukarıda resimde görmüş olduğunuz haşemaların 38 bedeni bendenize hediye gelmişti, daha doğrusu kilo alan bir arkadaştan hediyeydi. Geçen sene 6 aylık hamile halimle bile içine giryordum gerisini siz hayal edin artık :) Sorunu şu idi, hani kolları, beli, ayakları lastikli ya bunların; havuz-deniz neye girersen gir bir galon sualmadan çıkamıyorsun. O haşemayla yüzmek, profesyonel yüzücü kabliyeti istiyor, inanılmaz enerji harcatıyor insana. Çıkınca tek tek boşaltılan sular da denize yanlışlıkla düşmüş hissi uyandırıyor bende. Belki bedeni büyük olduğundan bilemeyeceğim, her seferinde bunu yaşamak bana fazla geldi. Su yutmadan kulaç atmak, denizin dibine ağırlıktan çökmeden suyun üstüne uzanmak istedim. 
Haşema bildiğiniz gibi Selpak-Peçete olayının aynısı. İlk çıkan marka olması hasebiyle böyle adlandırılıyor tesettür mayolar. Şimdi birsürü marka var ve onlar da halen devam ediyorlar. Benim acil ama çok uygun birşeye ihtiyacım olduğundan o markayı tercih etmedim, fiyatlara bakınca anlarsınız zaten ne demek istediğimi. İki markanın tasarımları hoşuma gitti; Adasea ve Odema.
Tarz olarak neyi alsam nasıl alsam diye düşündüm ama kesinlikle ayakları lastikli olmayacaktı. Mecburen tayt ayaklıları seçtim. Belki görselinden fark edemediğim modeller de olmuştur. 
Beğendiğim modeller:
Adasea 314

Odema 2113


Odema Hürrem
Adasea 1035

Adasea 2022

Bunlar arasından fiyat olarak en uygununu bulmaya çalıştım ve kalan renkler açısından kendimce en uygununu. Öyle şatafatlı şeylerde yoktu hiç gözüm olmaz da. Tesettür mayoda üstelik teni göstermemesi için koyu renk tavsiye ediliyordu. En son jileli ve jilesi de diz kapağında olan modellerden birinde karar verdim. Zaten boy dezavantajından mankende dizde duran bende baldır olacaktı, iyiki de öyle yapmışım. Fermuar dizde bitiyor. İki parça halinde salınan sağlı sollu kumaş ise baldırda. 
Tercihim renk ve modeliyle en son resimdeki ve üstünde yazan site oldu. Tıklaalbeni'den memnun kaldım. En uygun fiyat veren ve bedeni elinde bulunduran oydu. 115 tl kargo dahil aldım ve üstündeki etikette dahi 136,90 yazıyordu geldiğinde. Sipariş verir vermez gelen mail, kargo yola çıkınca ,tesliminde gelen mail ilk defa alışveriş yaptığım bu siteye dair bende olumlu izlenim bıraktı. 
Gelelim bu modeldeki artı ve eksilere.. İstediğim tarzda sade yapışmayan bir kumaş, kaliteli olduğunu düşündüğüm bir firma, uzunluğu ve kesimi benim için ideal. İçinden alt tayt, ust uzun kol body, dış jile, bone ve eşarp çıkıyor. İç mayo da konmalıydı bence yahut ona göre ek parçalar konabilirdi ürünlere. Yalnız bone ve eşarp noktasında sıkıntı yaşadığımı söylemeliyim. Tipik jarse kumaş suya girince açılıyor. Benim kafa çapımla alakalı da olabilir bu durum malum en-boy meselesi. Sık sık kontrol etmek ihtiyacında hissediyorum kendimi. Hatta bu yüzden boğazlı hürrem modelini mi alsaydım bile dedim. Onun da kol yapıısndan emin olamamıştım. Onun dışında yıllardır geri geri yüzememe uhdesine son verdim :) Her türlü yüzüyorum stil denemeleri yapıyorum kendimce. Gayet eğlenceli geçiyor. Hatta Fındığım(3 yaş) jilenin omuz kısmından tutunup bana yunus/deniz kaplumbağası muamelesi yapıp sırtımda yüzüyor :) 
Benim gibi arayanlara tavsiye ederim. Ben de bu yazıyı okuyanlardan sakin böyle evinin önünde kendine ait plajı olan yerleri yazmalarını rica ediyorum. Kadınların bile avret yerine dikkat etmediği günümüzde butik otel yahut muhfazakar oteller de tatil ihtiyacına çözüm değil.. 
Dönelim en başa.. Ayşe Arman'a bazı noktalarla katılmakla beraber, Cennet'te bizim erkeklerden daha fazla bu zevklere ereceğimizi umut ve niyaz ediyorum. Ben Rabbim için birşeylerden sakınıyor, istediğim zevklerimden birinden vazgeçiyorsam O(celle celaluhu) da muhakkak beni görüyor, kalbimi biliyor. Şu hadisi kutsi geldi aklıma vakit de seher vakti olunca:
Bir genç benim korkumdan harama bakmaktan gözünü çevirirse onun kalbine öyle bir iman veririm ki onun zevkini başka hiçbirşeyde bulamaz.
Sırf harama bakmak değil haram ortamdan da mümkün olduğunca kaçınmaya çalışmak belki yaptığımız. İyi mümin/müslüman olduğumu iddia edemem lakin müslümanların da helal dairesi içinde dünya zevkini tatmaları gerektiğine inanıyorum. Beş senede bir geldi bize bu fırsat mesela. Fazla uzatıp maksadımı aşmayayım, herkese selamlar, sevgiler...
(ilk görsel alıntıdır.)


10 Ağustos, 2015

Çocuklarla güneş, D vitamini ve güneşlenme saati

Bu yaz uzuuun bir tatile çıktık, aslında iş gezisi ama bize öyle geliyor. Çoluk çocuk hep beraber deniz kenarında kendine ait kumsalı olan eşyalı bir apartman diresinde idare edeceğiz birkaç ay. Bizimkilerin malum boy pos yok. Bol bol D vitamini desteği dediler atladık geldik :)
Öncelikle denize girerken nelere dikkat edilmeli, nasıl yapılmalı ve biz nasıl yapıyoruzdan bahsedeyim. Bence işin en önmli kısmı burada yatıyor. Öncelikle bulunduğunuz ilin enlem ve boylamına göre güneşlenme saatini bulmanızı tavsiye ederim. Bunu şuradan yapabilirsiniz. Ben de bulunduğum yer için yapılışını anlatacağım.
 Yaptığım adımlardan biri enlem ve boylam tespitiydi şuradan. Giresun 40.55N 38.30E koordinatlarına sahipti. Sonra USNO - Sun or Moon Altitude/Azimuth Table linkine girdim.
Şekilde görüldüğü gibi enlem boylam yaz saati bilgisini doldurdum. 5 dk lık aralıklarla listelemesini istedim. Veee sonuç:






En yüksek değerler bu tabloda. Bu tabloya göre benim çocukları denize götürmem için en mantıklı aralık 11.50-13.10 saatleri arası oluyor. Zaten biri 11 ay diğeri 3 yaş olduğu düşünülürse denizde de karada da fazla kalmamız mümkün değil :) bu arada söylemeden geçmeyeyim her mevsim her gün değişiyor bu süreler. Kışın da girip bakmak lazım.
Saat 12'de çıkmak üzere hazırlıklara başlıyoruz. 12'de plaja iniyoruz herkesin sadece mayosu üstünde bir 5 dakika kumlarla oynuyorlar asıl dönüşte oynayacaklar çünkü. Sonra deniz.. Büyüğün yüzme kollukları var kendi takılıyor yahut sırtıma biniyor birlikte yüzüyoruz.. Küçük de bazen sahilde uyuyor az denize girdikten sonra lakin çoğunlukla bizimle takılıyor. Eliyle cıp cıp yapıyor evde temizlik kovasına yaptığı gibi :) O da keyifli çok şükür ilk 3-4 gün alışamadı o kadar. Geceleri de rüyasında herhalde dalgalardan korkup hep bağırdı. O korku geçince gece bağırmalar da geçti şükür. Neyse gelelim en önemli meseleye..
Denizden çıktıktan sonra ki 15-20 dk sürüyor bizde bu fasıl her kolumda bir çocuk olunca. Plaj duşuyla bir yıkanıp açık havaya kurumaya bırakıyorum bizimkileri.. 15-20 dakika hem kuruyor hem güneşleniyorlar. Sonrasında da cilde zeytinyağı sürüyordum doktorumuzun tavisiyesiyle. Sonra emin olamadım ve arayışa geçtim, o sıra uzun zamandır aklımda olan Nerolinn markasına baktım. Başlı başına bir yazı konusu kendisi zaten. Oradan aldığım güneş kremi ve yağıyla devam ediyoruz artık rutinimize.
Onlar sıkılana yahut küçüğün uykusu bastırana kadar artık kum ve güneş ile birlikteyiz. Bol bol deniz kabuğu buluyor, denize taş atıyoruz. Bazen kumlarla şekil yapıyor, yemekler pişiriyoruz. Sıkıldıklarında eve geliyor son kumları da banyomuzda sadece duşla atıyoruz. Mümkünse sadece duş çünkü D vitamininin 48 saat boyunca emildiğini gösteren çalışmalar mevcut. Aksi de olabilir ama en kötü ihtimali düşünerek 3 günde bir şampuan ve sabun kullanıyoruz. Ne pis bir aileyiz di mi :)
Çok huylanırsam karbonat ve sirke ile yıkıyorum şahsı muhteremlerin saçını. zaten saçları kestirmiştik o yüzden bizde sıkıntı olmadı. Bugünlerde Karadeniz biraz bulutlu, istesek de tam güneşlenemiyoruz. Bazen dışarı çıkıyoruz biz de kısa mesafe yürüyüşlere. İşte böyle üç ay sürecek tatilin bir ayı bu hafta bitiyor.. Zaman demiştik değil mi zaman, ne kadar da çabuk geçiyor?


04 Ağustos, 2015

Sade Bir Anne taşınırsa??

Tüm evi alıp gitmekten bahsetmiyorum.. Yaz için tatile çıkmak aslında eşyalı bir eve 3 ay süresince konuk ev sahibi olmak..
Üç ay iki çocuklu toplam 4 kişilik bir aile için oldukça uzun ve ihtiyaç arttıran bir süre. Bu yüzden önceliğim kafamdaki ihtiyaç gördüğüm şeyleri azaltmak oldu.. Belki herkes yapıyordur ama ben yeni yeni yapıyorum. Öncelikle lazım olacağını düşündüğüm kıyafetleri hazırlıyorum valizin içine koyuyorum. O gün yatıyorum, ertesi gün kalkıp bu bana hala lazım mı diye sorarak yeni bir valize yerleştiriyorum. Bu sayede 3 aylığına çıktığımız bu yolculukta eşim ve bana bir valiz, oğlanlara bir valiz hazırladım ve yetti. Sonuçta çamaşır makinesi mevcut bir yere gidiyoruz üstelik bu valizin içinde nevresim ve havlu takımları, mayolar falan da dahil :)Sonra iş geldi oyuncaklara, oyun hamuru kalıpları ve ev yapımı oyun hamurunu almakla başladım. Bir yazı tahtası, iki küçük araba, bir tane ahşap yapboz, 3 tane kitap büyüğün oyuncakları oldu. Küçüğe de çok sevdiği kule ve kitaplardan oluşan hayvan setini aldım. zaten daha çok derdi benimle ve abinin oyuncaklarını karıştımakla.. Fazla eşyanın da gereği yok oyuncağın da..
En son geldik gıda ve temizlik malzemelerine... Asıl iş burada koptu çünkü asıl lüzumlular bunlardı. alıp götürdüklerimi sayıyorum, bundan sonr aher seyahatim için vazgeçilmezler listem olarak ilelebet baki kalacaklar : yemek(y), temizlik(t) ile belirtildi.
-limontuzu(t)
-karbonat(y,t)
-kaya tuzu(y,t)
-ev yapımı elma sirkesi(y,t)
-kaya şekeri(y)
-pekmez,keçiboynuzu özütü(y)
-balık yağı(y)
-abimin nohutu(y)
-organik fasulye, mercimek, tarhana(y)
-arap sabunu(t)
-z.yağlı defne sabunu(t)
-kabak lifi(t)
-ev yapımı bulgur ince ve pilavlık(y)
-ev yapımı eltimin biber salçası, organik domates salçası(y)
-ev yapımı İzmirli dostlarımızdan hediye zeytin(y)
-hatırlı Yeşilyalı lokantamızdan peynir(y)
-bahçemizin kuru kayısısı(y)
-kuru incir, üzüm, dut, hurma(y)
-görümcemin koyun peyniri, sarımsağı(y)
-çörekotu yağı,
-eltilerimden ev yapımı pulbiber, tereyağı, kuru nane,
-iki köy işbirliğiyle getirilen yaklaşık 60 köy yumurtası,
-zeytinyağı,
-az beyaz un, çokça tam buğday ve çavdar ikişer kg kadar,
- etimatik deterjan(t),
-boraks(t),
-katı meyve presi,
-blender seti,
-kumaş bezler ve disposable tabir edilen kağıt ara bezler,
-kumaş mayolar,
-mayalık yoğurt,

Daha liste devam edebilir etti sayılır çünkü evde olmayan yahut kalmamış olan şeyler internetten sipariş edildi. Bunlar Raen şampuan, Urtekram kokusuz bebek şampuanı, Şenköylüler Külsulu Defne Sabun, Nerolinn Güneş yağı ve kremi, eşimin başkasının evi deyip titizlenmesi ille deterjan isteği üzerine Mom's Green deneme seti. aslında listeye bakınca bile çok uzun ama şöyle düşünmek lazım ben burada hiç market alışverişine çıkmadım çıkmayı düşünmüyorum çünkü ihtiyacım yok.
İhtiyaçlarım pazardan alınacak meyve-sebze oldu şükür. Pazar yeri öğrenene kadar marketin manav reyonundan idare ettik tabii mecburen.. Ama o kadar kısıtlı ve kötü ürünle muhatap olduk ki çoğu gün meyveyle yahut tek çeşitle geçirdik. Sonra bu pazar arayışları organik bir tarım çiftliği bulmayla sonuçlandı. Hatta üreticisine ulaşıp merkezde satıp satmadıklarını sordum. Tarım kredi bünyesinde bir dükkanın mevcudiyetinden ve sadece çarşamba açık olduğundan bahsetti lakin kime sorduysam bulamadım yerini. Aradığım beyefendi de ısrarlı telefonlarımı açmayıp üstüne dönüş yapmayınca bizde soluğu pazarda aldık. Üzüldüm tabii organiği dururken neden ilaçlı yiyelim ki? Organik derken ilaçlıdan bahsetmiyorum haşere kovmak için bile doğal yöntem kullanan buğday derneğine bağlı çiftlik bunlar... Ata tohum kullanılıyor üstelik.. Neyse demek ki çok istemişim bir hafta geçti neredeyse hala anlattığıma göre :)
En son olarak da süt meselesine değineyim.. Zaten sütlü tatlı çoğunlukla dondurma harici süt tüketimi yok bizim evde. Kefire de eşimden kota geldikten sonra tüm tüketim yoğurt ve ayran halini aldı. Sütçü olarak bu ilden yakında taşınan bir arkadaşımın sütçüsünü devraldım, güvenilir bir insan. Bazen bu kadar çıktı hayvandan kusura bakmayın diyor. Kibar da bir bey sağolsun yanında para üstü yoksa parayı ne yaparsanız yapın almıyor. İnsanlara güvenen insana, insan da doğal olarak güveniyor. Velhasıl taşındık mı taşındık bana göre tatil değil bu iki valiz 4 koliyle çıkılan yolculuk.. Selamlar, sevgiler herkese...

03 Ağustos, 2015

Nerolinn ve bir güzel insan..


Geçen hafta Çarşamba çok güzel bir gündü. Yine sabah namazından sonra yatmamış Kur'an okuduktan sonra Blogcu Anne Elif'in mailini görmüştüm. Peşinden internet işlerimi yapmaya başladım. Önce Mom's Green siparişi verdim, eşimin ısrarla ve ısrarla çamaşır suyu talebi üzerine. Sonra Şenköylüler kül suyu defne sabunu. Peşinden sade pazar çeşitli ihtiyaçlar. Ve en son sıra geldi haşema ve güneş kremine. Markam belliydi: Nerolinn. Doğal anne Başak hanımdan çokça okumuştum zira kendisini. Yalnız şöyle bir algım vardı. İstanbul'da genelde blogger yahut zengin kesimle çalışan, ederinden çok fiyat isteyen tipik bir doğal/organik marka.. Yine de sipariş geçtim. Tam sipariş ve ödeme bitti ki sayfada antibiyotik damla denen yağ karışımını görmediğimi farkettim üzüldüm. Facebook'tan sorup telefonla sipariş alındığını öğrenince "Dur" dedim, "Telefon açayım ekleyiversinler siparişe kargoya çıkmadan bedeli nasılsa öderim".  Saat daha 9 sularıydı. Sitede verilen numarayı aradım. Çok tatlı bir hanım açtı telefonu baktım siparişin vesaire üstüne ek bilgi veriyor çok bilgili anlatıyor. Hemen sordum:
-Siz Emine hanım mısınız?
-Evet.
-Aaa. Nasıl yani? Bu saatte asistanla görüşeceğimi düşünmüştüm.
-Evet asistanlarım var ama her işle kendim ilgilenmeyi daha çok seviyorum. Bizzat ilgilenirim.

Şaşırdım tabiii.. Sonrasında sorular, muhabbetler, yine sorular.. Eş durumundan hemşehri olduğumuzu öğrendim mesela. Üniversiteyi İnönü'de, memleketimde okuduğunu.. Ailelerimizin yakın oturduğunu.. Birsürü şey önerdi bana birçoğu zaten yaptığım şeylerdi ufak detayları konuştuk. Güneş yağı alarak başladığım sepeti, güneş kremi, gül suyu, antibiyotik damla ile doldurdum. Emine hanımdan da Nerolinn sabun hediye geldi, teşekkürü bir borç biliriz :)

Üstüne üstlük birsürü ufak meblağı atladı, yeni kargo ücreti olmaması için ek havale yaptım yeni sipariş geçmedim mesela.. Whatsapp'tan çocukların fotosunu istedi. Bildiğiniz bir abla gibi konuştu yani benimle :)
Ertesi gün öğleden sonra kargo geldi. Çok şaşırdım. 
Tatlı insanların hali bir başka oluyor. Emine hanım ve samimiyetine şu sözlerinden sonra daha çok inandım ve güvendim.
Benim de çocuklarım var. Ben size bir kötülük yaparsam muhakkak Allah bir şekilde bana karşılığını verir. Çocuklarımdan da görebilirim bu karşılığı. Kimsenin hakkının bana geçmesini istemem, benim hakkım geçsin yeter ki kimseninki bende kalmasın.
Böyle  düşünen bir insan ürünlerine birşey katmış olabilir mi? Dürüst, samimi, sevecen tavrına, başkalarına eleştiri yaparken bile onu öncelikle korumasına, daha birsürü şeyine hayran oldum Emine Hanım'ın.. Markası da kendi de gerçekten övgüyü hak ediyor. Kutu ve ambalajdan da bahsetmeliyim.


Yukarıda gördüğünüz gül yapraklarıyla bezeli kutuda geldi ürünler.. O nasıl bir koku anlatamam.. Evin içinde kağıdı açık bıraktım. Tam 3 gün güller gibi koktu evimiz.. Ürünlerin resimleri de buradaki gibi.


Güneş yağı, güneş kremini kullanıyoruz. Krem de bir sıkıntı çıktı pompanın iç bağlantısı yok ama olsun onun da hal çaresine bakıyoruz. Gül suyunu tavsiye üzerine aldım, iyi ki de almışım. Küçüğün teşhis edilemeyen allerjimsi kızarıklıkları onunla silinince geçiyor. Eşimin terleme yüzünden olan isilikleri de öyle. Cildime de konjac sünger sonrası sürüyorum şimdilik yüzümde bir sıkıntı yok, ikisinden de memnunum.
Sabunu henüz denemedik. Antibiyotik damla her banyo sonrası olmasa da haftada bir damlatmaya niyetliyim. Yalnız siz benim gibi acemi olmayın. Buruna direkt damlatılmıyor. Çocuk çok bağırıyor :)
Her banyo sonrası  oğlum damlasını istiyor. Mis gibi de kokuyorlar. Çörekotu yağı da var ya içimde içim rahat. Onu damlatmamı istemiyordu o zahmetten kurtuldum.
Velhasıl, güzel gündü, güzel insanlardan birini daha kalbime ekledim. Yoluma öyle devam ediyorum.. Teşekkürler Emine Hanım, teşekkürler Nerolinn...