22 Ağustos, 2015

Hayaller ve Gerçekler...

Aaahh ah.. Ne hayallerim vardı. Neler ekleyecektim sayfama. Neler yapacaktım, nasıl ders çalışacaktım o gün o kara uğursuz gün.. Günün suçu yok aslında da suç atmaya alışmış milletiz. Herşey Allah'tan bunu kabul etmek gerekiyor bence önce. Sevgili okur, bu yazı iç dökmek amaçlı ele alınmıştır. Herhangi bir bilgi vaad etmez. Bilgi arıyorsan buradan sonra dönebilirsin çünkü bundan sonrası bir anne iç dökmesi..
Küçük oğlum, fıstığım, yeşil zeytinim Cumartesi akşamı ateşli havale geçirdi. Anlatmak istemiyorum yaşadıklarımı, tecrübenin ne berbat ama aynı zamanda ne de hayat kurtaran bir olgu olduğunu.. Bilgi içerikli anneleri uyanık, temkinli olmaya davet eden bir yazı elbette gelecek lakin şimdi erken. Benim için yani..
İki gün hastanede yattık 3 gece 2 gün.. Büyük oğlum, fındığım babayla evde kaldı, işe gitti. Bol bol hastane ziyareti yaptı. Yazık yavrumu arabanın bile gidemediği sağanağın altına atlet-don çıkarttık hastaneye geldiğimizde soğuktan titriyordu gecenin üçünde. Hastane sedyesinde hastabakıcıların sefkatiyle yeniden uyumaya çalışması, çok üşüyorum demesi hiç gözümün önünden gitmeyecek. Çocuk yok yere hasta oldu bizim yüzümüzden. Evde bırakılamaz ,şöfor lazım, birinin ilkyardımı devam ettirmesi lazım mecbur kalktı yola düştü yavrum gecenin darında. Buradan ben ne ders çıkarttım biliyor musunuz? Büyüklerle yaşamak gerektiği, geniş aile olmak yahut iyi komşular edinmek gerektiği.. Normal evimde olsa yan komşuma üst komşuma, apartman görevlisine gözüm kapalı bırakırım. Daha insanlığı ölmemiş, hal hatır soran, gidiş geliş yapan insanlar hepsi. Burada tek idik sorun o oldu.
Seneye dair herkesin ütopya dediğim hayallerim güçleniyor. Kendilerine neden bularak bir bitki gibi toprağa kendini sıkıca bağlayarak büyüyor. Bakalım beni gülüp geçerek karşılayan dünya mı, hayaller mi kazanacak?
Sahi hiç hayallerimden bahsetmedim değil mi?
Önümüzdeki sene tayin istenecek ve çıkacak. Ben isteğe bağlı ücretsiz izin hakkımı dilekçe ile isteyeceğim. Çok değil 10 ay. Sonrasında evimize geçeceğiz. Ama nasıl bir ev? "Mutlu Ev" şu an okuduğum kitabın adı, aynı onun gibi mutlu, sade, basit, yaşanılası bahçeli, şenlikli, ekolojik dengeyi bozmayan bir ev olmasını istiyorum. İçi Feng-Shuiye değil kıbleye göre düzenlensin, mimarı inşaat mühendisi, işçisi ben olayım, her taşında toprağında emeğim olsun istiyorum. Yavrularım yükselişine tanıklık etsin, sahiplensinler istiyorum. Hayvanlarımı koyacağım kümesler,ahırlar; bitkilerimi yetiştireceğim bayırlar olsun istiyorum. Çok değil. Niyetim satmak değil. Aslında elimde olsa Gaziantep'teki çocuklulara, hamilelere organik birşeyler yedirmek adına çok ekmek biçmek isterim. Belki günü birinde o da olur. Hayal değil mi bu ya? Hayalin de hayali olmaz mı :) Belik bir Ta-Tu-Ta çiftliği güneydoğu Anadolumuzdaki ilk çiftlik belki. Hayvanlarım hastalanınca kekik yesin, sineklerden lavanta ile korunalım. Gezinen tavuklarımı kesmeden önce belki böcek yemiştir iyice hazmetsin diye bir gece kapalı mekanda bekletip öyle keseyim. Yumurtaları bol gelirse arkadaşlara dağıtayım. Bulgurumu, tarhanamı damıma serip kendim kurutayım. Evimin sobasını yakayım. Böyle hayal mi olur? Sobayı sevmem yakmayı bile beceremem ama sabah bazlamaları, öğlen kumpirler, akşam yemekleri de kuzineli sobada pek datlu olur be...
Hatta az daha para biriksin bahçeye yahut eve yakın boş bir yere tüm köy çocuklarının oynayacağı bir çocuk parkı yapalım. Bizimkiler ve tüm diğerleri orada oynasınlar. Adam sabahları işe işçi dolmuşuyla gitsin arabasının egsozu çevreye zarar vermesin. Köyde acil bir durum, hasta olduğunda ben acemi şoförlüğümle nasıl olsa götürürüm hastayı yerine..
Okula bir gün başlarsam ya yeğenlerin yatılı kaldığı okul yahut yukarı köydeki yeni ortaokulda tanıdığım bildiğim çocuklarla olayım. Hatta ben de çocuklarım da mümkünse okula gitmeyelim. Ailece okulsuz olalım. Ne kaybderler ki? Okuma yazmayı geç mi öğrenirler? Hiç sanmam 6 yaşından itibaren tüm çocuklar ilgi duyuyor. Zaten geç öğrenecekleri vardı ise de bu okul sayesinde zorlanmamış olur daha güzel değil mi?
Benim kendi hayallerimde hep evde olan bir anne var. Ama ekonomik özgürlüğü de olan bir anne. Ne var sanki sabunumu kendim yapsam kül suyundan kazanlarımda, bulgurumu ektiğim ata tohumlardan yapıp kaynatsam, pulbiberi, nanesi, kekiği kurutsam, maraş ve un tarhanası yapsam daha da elimden ne gelirse.. İnsanlara faydalı olacak şeyleri başkaları 5 e veriyorsa ben 3 e versem. Yöre halkı Aydından organik domates almak ve ezilmeyenlerle iktifa etmek zorunda kalmasa.. Çok büyük değil hayallerim. Hem kendime hem insanlara faydalı olmak amacım; hepimizin amacı. Bugün okuduğum yerde emanetçi olduğumuz yazıyordu. Evet bu dünya emanet bu canlar emanet bize. Siyaset yapmayı konuşmayı sevmiyorum. Lakin vatanımda bize emanet canların gidişinde herkes gibi benim de yüreğim dağlanıyor. Birşeyleri değiştirmek lazım. Bu, dünyaya katkı sağlayarak da olabilir; siyasi söylem yaparak da; aktivist olarak da; iyi nesil yetiştirerek de.. Ve daha birçok şekliyle.. Ben benim dışımdaki nesne/canlılara en az zarar vermeye; bunu ailemde yerleştirmeye niyet ettim. Biliyorum ki bir kişi dünyayı değiştiremez ama onun sayesinde birsürü insan umut eder çalışır çabalar ise dünya değişir. Benim görmem mühim değil, yeter ki insanlık sağolsun...
Gece gece amma dolmuşum, yarın sabaha çok iş var. En önemlis de hayal kurmak.. Hayatım boyunca kurduğum bütün hayaller gerçek oldu Allahın izniyle. Bunun da gerçek olmaması için hiçbir sebep yok. Sadece bir 'Ol!' sözüne bakar. O zaman bana şimdi gülenlerle birlikte güleceğiz bu hale.Ve ben bu yazının tarihini evimizin temelini attığımız gün olarak kaydedeceğim :)
Sevgiler..

2 yorum:

  1. Hayırlısı olsun sızın ıcın de. Ben de cok uzun suredır benzer seylerı dusnuyorum. adım adım gerçek oluyor ıns hayallerımız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah gerçek olacaklar birgün ve biz çocuklarımızla birlikte bu zamanları birlikte yad edeceğiz. Sevgiler..

      Sil

Bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim.